Bu yıl 35’incisi düzenlenen Uluslararası Hacıbektaş Veli Anma Törenleri kapsamında, çevre sorunları ve mücadelelerine dair iki önemli panel gerçekleştirildi. Kırşehir-Hacıbektaş bölgesinde yapılmak istenen altın madenciliği ve çevresel etkileri, etkinliklerde mercek altına alındı. Her yıl ülkenin dört bir yanından Alevi Bektaşi inancına sahip binlerce yurttaşın katıldığı anma etkinlikleri, bu yıl çevre meselelerine dair dokuz söyleşiden ikisini özel olarak bu konulara ayırdı.
"Her Gün 135 Canlı Türü Yok Ediyoruz"
Etkinliğin ikinci gününde, Hacıbektaş Belediyesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen “Türkiye’de Ekolojik Yıkım ve Mücadele” başlıklı söyleşide, İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi Ormancılık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cihan Erdönmez, ekolojik tahribatın boyutlarına dair önemli bilgiler verdi. Erdönmez, insan faaliyetlerinin dünyada her gün 135 canlı türünün yok olmasına neden olduğunu vurguladı. Kapitalist sistemin son 250-300 yılda yol açtığı iklim krizinin tüm canlı yaşamını tehdit ettiğini belirten Erdönmez, daha az üretim ve tüketim ile sürdürülebilir bir küçülmenin acil olarak hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.
"Mücadelelerin Zayıf Olduğu Yerlerde Maden Projeleri Yoğunlaşıyor"
Panelin ikinci konuşmacısı Polen Ekoloji Kolektifi'nden Levent Büyükbozkırlı, Türkiye'deki altın madenciliği raporunun detaylarını paylaştı. Türkiye genelinde 22 aktif altın madeni bulunduğunu belirten Büyükbozkırlı, bu madenlerin ekolojik sorunlar yarattığını ve doğal alanların madencilik faaliyetleri nedeniyle büyük tahribata uğradığını açıkladı. Ayrıca, zayıf ekolojik mücadelenin olduğu bölgelerde (örneğin Gümüşhane ve Giresun) madencilik projelerinin yoğunlaştığını ve bu projeler için çoğunlukla “ÇED Gerekli değildir” kararı verildiğini vurguladı. Büyükbozkırlı, altın madenciliğinin görünen zenginlik yanında doğayı ve emekçileri nasıl yok ettiğini, halkın yoksullaşmasına neden olduğunu belirtti.
"Sularımızı Çalıyorlar!"
Etkinliğin üçüncü gününde yapılan söyleşide, Evrensel Gazetesi İzmir Temsilcisi Özer Akdemir, madenciliğin yol açtığı çevresel ve sağlık sorunlarını fotoğraflarla destekleyerek anlattı. Kırşehir ve Hacıbektaş bölgelerinde yoğunlaşan altın madeni sondajlarının, yerel ekosistem üzerinde ciddi tehdit oluşturduğunu belirten Akdemir, “Bozkırda su kıtlığı yaşanırken, altın madenciliği bu su kaynaklarını yok ediyor” dedi. Himmetdede Altın Madeninin günlük olarak saatte 216 bin litre su çektiğine dikkat çeken Akdemir, bu durumun bölgedeki su kaynaklarını ciddi şekilde tehdit ettiğini ve kır çeşmelerinin kuruma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti.
Hacıbektaş Belediye Başkanı: "Tahribat Uydu Fotoğraflarından Çok Net Görülüyor"
Söyleşiyi izleyenler arasında bulunan Hacıbektaş Belediye Başkanı Ali Kaim de, Himmetdede Altın Madenindeki büyük doğa tahribatının uydu fotoğraflarında çok daha net bir şekilde görülebildiğini söyledi. Kaim, karayolundan geçerken doğa tahribatının tam olarak fark edilemediğini, ancak uydu fotoğraflarının bu tahribatın boyutlarını gözler önüne serdiğini belirtti.
Bu paneller, çevre koruma ve madencilik faaliyetlerinin ekosistem üzerindeki etkilerine dair önemli bir farkındalık yaratmayı ve yerel mücadelelerin güçlenmesini hedefliyor.