Hakan Fidan’dan Esad’ın devrilmesine ilişkin kritik açıklamalar!
Hakan Fidan’dan Esad’ın devrilmesine ilişkin kritik açıklamalar!
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı bir televizyon programında Esad rejiminin devrilmesi ve sonrası Suriye’de yaşanan gelişmelere dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı bir televizyon programında Esad rejiminin devrilmesi ve sonrası Suriye’de yaşanan gelişmelere dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Fidan, Doha’da yapılan görüşmeler ve bu süreçte Rusya ve İran yetkilileriyle yürütülen diplomatik temasları da açıkladı.
Hakan Fidan, Doha’da gerçekleşen diplomatik görüşmelerin, Esad rejiminin devrilmesiyle ortaya çıkan durumun ele alındığı kritik bir platform olduğunu belirtti. Görüşmelerde Suriye’deki kriz sonrası ortaya çıkan güç boşluğunun bölge ülkeleri üzerindeki etkilerinin masaya yatırıldığını söyledi.
"Bu süreçte bölgesel işbirliği kaçınılmazdı. Özellikle Rusya ve İran ile sürekli temas halindeydik. Çünkü Suriye’de yaşanan her gelişme, sadece o ülkeyi değil, tüm bölgeyi doğrudan etkiliyor."
Esad rejiminin sonlanmasının ardından yaşananları değerlendiren Fidan, Rusya ve İran’ın rolüne dikkat çekti:
Rusya: Rejimin devrilmesi sonrası Suriye’deki askeri ve siyasi dengeleri korumak adına önemli bir aktör oldu.
İran: Bölgedeki etkisini artırmak için stratejik adımlar attı ve süreçte aktif bir diplomatik rol oynadı.
Fidan, Türkiye’nin bu süreçte iki ülke ile de yakın temas kurarak bölgesel istikrarı sağlama yönünde çaba gösterdiğini belirtti.
Hakan Fidan, Türkiye’nin Suriye politikasındaki temel önceliklerini şu şekilde sıraladı:
Güvenliğin Sağlanması: Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit eden unsurların ortadan kaldırılması.
Mültecilerin Geri Dönüşü: Suriye’de güvenli bölgeler oluşturularak, mültecilerin ülkelerine gönüllü ve güvenli dönüşlerinin sağlanması.
Terörle Mücadele: PKK ve diğer terör unsurlarının Suriye’deki etkinliğinin sonlandırılması.
Bakan Fidan'ın açıklamaları şu şekilde;
"Sürecin başından beri içinde oldum. İç savaş 2011'de başladı. Suriye, o dönem iç karışıklıkların tavan yaptığı bir dönem yaşadı. Bu iç savaş hemen yanı başımızda olduğu için refleks geliştirmemiz gerekiyordu. Devletimiz ilk günden beri bu krizi yakından takip etti. Suriye'yi düşünmediğim bir tek mesai günüm olmadı.
Biz sorundan önce de Suriye halkının iyiliğini istiyorduk. Dönem dönem çok karamsar anlarımız oldu. Halep'in düşmesi, İdlib'e çekilmemiz. Terörle mücadele ciddi operasyonlarımız oldu. Fırat Kalkanı, Barış Pınarı, Zeytin Dalı. Türkiye bu süreç içinde terörle mücadeleyi en iyi şekilde yaptı.
Suriye'deki iç savaş nedeniyle milyonlarca insana ev sahipliği yaptık, bu sayı artabilirdi. SMO'nun hakim olduğu bölgelerde 5 milyon kişi yaşıyordu. Bu olmasaydı milyonca insan Türkiye'ye gelirdi. Türk halkı sabırla ev sahipliği yaptığı ama bu yük artabilirdi.
Rejim tükenmek üzereydi. Bizim anlayıp da kondurmak istemediğimiz konu şuydu: halkına temel ihtiyaçlarını götüremiyor, bununla ilgili başlatılan süreçlere rejim arkasını dönmüştü. Bizim meselemiz Esad gitsin değildi, bizim meselemiz istikrarlı bir ülke çıkmasıydı. Rusya ve İran ile devam edilen süreçte biz bunu söyledik. Cumhurbaşkanımız da en yukarı yerden elini uzattı, 'Gel bu krizi çözelim' dedi. Hiçbir şekilde bu konuyu konuşmak istemediler. Türkiye'nin bir şartı yoktu. Türkiye'nin şartı milyonlarca insanı al, onlara evlerini geri ver. Fakat rejim kendi halkını düşman olarak gördüğü için buna yaklaşmadı. Rejim yalnız değildi, Rusya ve İran'ın etkisi altındaydı.
Bu harekat başladığında yapılması gereken konu Rusların İranlılarla konuşulup askeri olarak devreye girmemeleriydi. Ruslar ve İranlılarla Doha'da bir araya geldik. Bir noktadan sonra onlar da telefon ettiler ve o akşam da Esad gitti.
4 milyon nüfusa hizmet etme durumları oldu. Muhalefet halkın ihtiyaçlarını karşılanmasının asli hükümlülüklerinin farkındalar, bunlar İblid'te yürüttükleri hizmetleri bütün ülkeye yaygınlaştırmaya çalıştılar. Öncelikli olarak ülkede bütünlüğün sağlanması gerek, bizim için çok yoğun bir mesai başlıyor.
Biz terörün olmadığı bir Suriye istiyoruz, biz azınlıkların ayrımcılık görmediği bir Suriye istiyoruz. Biz kimyasal silahların olmadığı, bölge ülkelerini tehdit etmeyen bir ülke istiyoruz. Şuanda Şam'daki yönetime bunu iletiyoruz. Sizin yıllardır arkanızda duran ülkenin sizden beklentiniz bu."