Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün, siyasi kariyerinin en önemli konuşmalarından birini yaptı. Bir grup terör örgütü üyesinin sembolik olarak silah bırakmasının ardından yaptığı bu konuşmayla, örgütün tasfiye sürecinin bundan sonra nasıl yürütüleceğine dair çok önemli işaretler verdi. Her şeyden önce, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye ne yaptığını biliyor” ifadesi oldukça anlamlıydı. Zira her dönemde olduğu gibi, bu süreçte de felaket tellalları devreye girerek tasfiye sürecini karalamaya ve baltalamaya çalıştılar.
Erdoğan’ın konuşmasında verdiği en önemli mesajlardan biri, özgüven vurgusuydu. Türkiye’nin kendine güvenmesi gerektiğini belirten bu mesaj, ülkenin süreci yönetebilecek tecrübeye, kapasiteye ve güçlü bir siyasi liderliğe sahip olduğunu ortaya koydu. Dolayısıyla, geçmişten çıkarılan derslerle birlikte, Türkiye’nin tasfiye sürecini bundan sonra çok daha dikkatli bir şekilde yürüteceği görülüyor. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı da bu sürecin bir son değil, bir başlangıç olduğunu açıkça ifade etti.
Daha da önemlisi, yaşananlar bir pazarlığın ya da al-ver sürecinin sonucu değil. Türkiye, PKK’yı askeri olarak mağlup ettiği, örgütün belini kırdığı için bu tasfiye süreci mümkün hale geldi. Ayrıca, PKK’ya bölgemizde destek veren aktörlerin—Rusya, Esed rejimi ve İran gibi—zayıflaması; buna ek olarak ABD’nin Trump yönetimi döneminde küresel odağını Asya-Pasifik’e kaydırması da bu süreci kolaylaştıran etkenler arasında yer aldı. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, PKK’nın tasfiyesinin önünün açıldığını söyleyebiliriz.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında üzerinde durduğu bir diğer önemli nokta ise önümüzdeki yüzyıla dair verdiği mesajlardı. Aslında, Erdoğan iktidarının ilk 20 yılını “Türkiye Yüzyılı”na hazırlık dönemi olarak değerlendirmek mümkün. 2023’ten itibaren açıklanan “Türkiye Yüzyılı” grand stratejisi çerçevesinde, Türkiye’nin adım adım küresel bir güç olma yolunda ilerlediği görülüyor.
PKK ve FETÖ gibi örgütlerin tasfiye edilmesiyle birlikte, Türkiye’yi içeride meşgul eden ve ayağına pranga olan unsurlar birer birer ortadan kaldırılıyor. Böylece, bu örgütlerle mücadeleye harcanan iktisadi, siyasi, diplomatik ve askeri enerji artık dış politikaya yönlendirilebilecek. Bu da Türkiye’nin çok daha etkili bir küresel aktör haline geldiği bir döneme girildiğini gösteriyor.
Elbette, bu tasfiye süreci son derece hassas ve dikkatle yürütülmesi gereken bir süreç. Ancak başta da belirttiğimiz gibi, Türkiye’nin bu süreci yönetme tecrübesi mevcut. Dolayısıyla endişeye kapılmaya ya da korkuya gerek yok; fakat dikkatli olunması şart. Nitekim devlet ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan da süreci büyük bir özenle yönetiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün, siyasi kariyerinin en önemli konuşmalarından birini yaptı. Bir grup terör örgütü üyesinin sembolik olarak silah bırakmasının ardından yaptığı bu konuşmayla, örgütün tasfiye sürecinin bundan sonra nasıl yürütüleceğine dair çok önemli işaretler verdi. Her şeyden önce, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye ne yaptığını biliyor” ifadesi oldukça anlamlıydı. Zira her dönemde olduğu gibi, bu süreçte de felaket tellalları devreye girerek tasfiye sürecini karalamaya ve baltalamaya çalıştılar.
Erdoğan’ın konuşmasında verdiği en önemli mesajlardan biri, özgüven vurgusuydu. Türkiye’nin kendine güvenmesi gerektiğini belirten bu mesaj, ülkenin süreci yönetebilecek tecrübeye, kapasiteye ve güçlü bir siyasi liderliğe sahip olduğunu ortaya koydu. Dolayısıyla, geçmişten çıkarılan derslerle birlikte, Türkiye’nin tasfiye sürecini bundan sonra çok daha dikkatli bir şekilde yürüteceği görülüyor. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı da bu sürecin bir son değil, bir başlangıç olduğunu açıkça ifade etti.
Daha da önemlisi, yaşananlar bir pazarlığın ya da al-ver sürecinin sonucu değil. Türkiye, PKK’yı askeri olarak mağlup ettiği, örgütün belini kırdığı için bu tasfiye süreci mümkün hale geldi. Ayrıca, PKK’ya bölgemizde destek veren aktörlerin—Rusya, Esed rejimi ve İran gibi—zayıflaması; buna ek olarak ABD’nin Trump yönetimi döneminde küresel odağını Asya-Pasifik’e kaydırması da bu süreci kolaylaştıran etkenler arasında yer aldı. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, PKK’nın tasfiyesinin önünün açıldığını söyleyebiliriz.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuşmasında üzerinde durduğu bir diğer önemli nokta ise önümüzdeki yüzyıla dair verdiği mesajlardı. Aslında, Erdoğan iktidarının ilk 20 yılını “Türkiye Yüzyılı”na hazırlık dönemi olarak değerlendirmek mümkün. 2023’ten itibaren açıklanan “Türkiye Yüzyılı” grand stratejisi çerçevesinde, Türkiye’nin adım adım küresel bir güç olma yolunda ilerlediği görülüyor.
PKK ve FETÖ gibi örgütlerin tasfiye edilmesiyle birlikte, Türkiye’yi içeride meşgul eden ve ayağına pranga olan unsurlar birer birer ortadan kaldırılıyor. Böylece, bu örgütlerle mücadeleye harcanan iktisadi, siyasi, diplomatik ve askeri enerji artık dış politikaya yönlendirilebilecek. Bu da Türkiye’nin çok daha etkili bir küresel aktör haline geldiği bir döneme girildiğini gösteriyor.
Elbette, bu tasfiye süreci son derece hassas ve dikkatle yürütülmesi gereken bir süreç. Ancak başta da belirttiğimiz gibi, Türkiye’nin bu süreci yönetme tecrübesi mevcut. Dolayısıyla endişeye kapılmaya ya da korkuya gerek yok; fakat dikkatli olunması şart. Nitekim devlet ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan da süreci büyük bir özenle yönetiyor.