"UZMANLARDAN KIRŞEHİR İÇİN ACİL UYARI:Kırşehir’de Altın Madeni Projesi Çevreye ve Tarıma Büyük Zarar Verecek"

KIRŞEHİR ÇOK BÜYÜK TEHLİKEDE. BUNUN ASLA GERİ DÖNÜŞÜ OLMAZ.

"UZMANLARDAN KIRŞEHİR İÇİN ACİL UYARI:Kırşehir’de Altın Madeni Projesi Çevreye ve Tarıma Büyük Zarar Verecek"

Ahmet Demirtaş, Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Başkanı olarak, Kırşehir'in Boztepe ilçesine bağlı birkaç köy çevresinde yapılması planlanan altın madeni projesinin çevresel, tarımsal ve ekolojik dengeleri büyük oranda olumsuz etkileyeceğini belirtiyor.

Demirtaş, madenin tarım alanları, meralar ve hazine arazilerini kapsadığını ifade ederken, projenin bu bölgede yaşayan insanların hayatlarını zorlaştıracağını ve çevreye kalıcı zararlar vereceğini vurguladı. Bu alan, Boztepe ilçesine ve Kırşehir merkezine oldukça yakın bir konumda yer alıyor. Ayrıca, bu bölge, Kırşehir’in içme suyunun sağlandığı yeraltı su kaynaklarının hemen yanındadır. Bu nedenle, yapılacak altın madeni faaliyetlerinin su kaynaklarına zarar verme riski bulunduğu gibi, yeraltı su kuyularının da etkilenmesi kaçınılmaz olacaktır.

Demirtaş, madenin faaliyete geçmesiyle birlikte bölgedeki ekolojik yapının ciddi bir şekilde zarar göreceğini ifade etti. Şirket, altın madenciliği için gerekli başvuruları yaparak ruhsatını almış durumda. ÇED raporunda yer alan bilgilere göre, maden yapılacak alanın yaklaşık yüzde 19’u mera alanı, büyük bir kısmı ise tarım arazisi olarak kullanılmakta. Bu alan, ilçedeki sulanabilir tarım arazisinin en verimli bölgelerinden birisi olup, bu bölgedeki tarımsal faaliyetler maden nedeniyle geri dönülemeyecek şekilde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bu alan içerisinde, 14 büyük altın madeni ocağı açılacak ve bu ocakların derinlikleri 80 ile 200 metre arasında değişecek. Bu derinlikteki madencilik faaliyetleri, çevredeki doğal dengeyi bozarak toprak, su ve hava kirliliği yaratacak. Kullanılacak kimyasal maddelerin miktarı ve etkileri konusunda ise büyük belirsizlikler bulunmaktadır. Bu da çevresel zararların boyutlarını tahmin etmeyi daha da zorlaştırmaktadır.

Bölgedeki bitki örtüsü ve biyoçeşitlilik de maden faaliyetlerinden büyük ölçüde etkilenecek. Demirtaş, bu alanda 27 endemik bitki türünün yaşam alanlarının yok olacağını belirtiyor. Örneğin, sadece bu bölgeye özgü bir endemik bitki türü ve dört diğer endemik türün yanı sıra, sadece Türkiye'de yetişen ve başka bölgelerde bulunan 22 endemik bitki türü de bu proje nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Bu durum, bölgedeki biyolojik çeşitliliğin önemli ölçüde kaybolmasına neden olacak ve doğal dengenin geri dönüşü olmayan bir şekilde bozulmasına yol açacaktır.

Altın madeni projesinin çevresel etkileri yalnızca bitki örtüsüyle sınırlı kalmayacak. Madencilik faaliyetleri sırasında her gün 739 kilogram patlayıcı kullanılacak. Proje süresince toplamda 247 bin ton patlayıcı kullanılacağı öngörülmektedir. Bu patlayıcıların yaratacağı gürültü, toprak sarsıntıları, toz ve kirli hava, bölgedeki yaşam koşullarını son derece zorlaştıracak. Özellikle, patlayıcıların kullanılması nedeniyle oluşacak sarsıntılar, çevredeki binaların zarar görmesine ve insanların yaşam kalitesinin düşmesine yol açacaktır. Ayrıca, bu tür faaliyetlerin yoğun olduğu bir bölgede halk sağlığı açısından büyük tehditler oluşacaktır. Demirtaş, Seyfe Gölü'ne kadar olan alanda dört farklı şirkete daha altın madeni ruhsatı verildiğini ve bu projelerin, bölgedeki su kaynaklarına ve ekosistemlere daha fazla zarar vereceğini ifade etti.

Madenin yerleşim yerlerine yakınlığı da büyük bir risk oluşturuyor. Proje, 500-600 metre mesafede bulunan Çimenli, Boztepe ve Körpınar köylerini doğrudan etkileyecek. Bu köyler, özellikle hayvancılıkla geçimini sağlayan yerleşimler olarak biliniyor ve madenin faaliyete geçmesiyle birlikte hayvancılık sektörüne büyük zararlar verecek. Madenin açılmasıyla milyonlarca ton atık ortaya çıkacak ve bu atıkların depolanacağı alanlar, çevreyi kirletecek. Ayrıca, madenin etkisiyle bölgedeki tarım alanlarının ve doğal yaşam alanlarının yok olması, köylerin boşalmasına neden olabilir. Bu durum, bölgedeki halkın yaşamını daha da zorlaştıracak ve yerel ekonomiyi büyük oranda sarsacaktır.

Tüm bu çevresel ve ekonomik tehditler göz önüne alındığında, Demirtaş, Kırşehir’deki bu altın madeni projesine karşı büyük bir direnç oluştuğunu belirtti. Çevre Bakanlığı’nda bugün yapılacak olan İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısının ardından, ÇED raporunun kabul edilmesi halinde hukuki yollara başvurulacağı ifade etti. "Kırşehir halkı ve çevre örgütleri, projenin onaylanmaması için mücadelelerini sürdürecek ve bu durum, yerel halkın ve çevrecilerin doğal kaynakların korunmasına yönelik kararlı tutumlarını gözler önüne serecektir"dedi.