Sadece 1 Ekim 2024’den bu yana yaşananlara baktığımızda bile, çok dirençli olmayı ve kararlı davranmayı gerektiren yollardan geçtiğimiz ortaya çıkar. Risk almak, cesaretli adımlar atmak, birçok değişkeni birlikte yönetmek gerekiyordu. Hepsi yapıldı.
Dar boğazlardan geçtik, kritik eşikleri aştık ve geldik bugüne.
YANGINLARDAN ÇIKAN
Son on günde bile dalgalanmalar yaşandı. Çok sayıda orman yangını bir anda çıkınca, bunu ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine bağlayanlar oldu. Meteorologları, konunun uzmanlarını dinlemediler. Kundaklama teorilerine zaten yatkındılar. Bu yatkınlık, terörsüz Türkiye sürecine duydukları endişelerle buluştu. Sabotajdan başka izaha ikna olmadılar. Yangının ateşinin ‘Terörsüz Türkiye’ sürecini de yakacağına inandılar.
Diğer tarafta, bu hazır kanaati, propaganda fırsatı olarak değerlendirmek isteyenler vardı. Klavye başına oturup, doğal biçimde çıkan yangınları, havalı isimlerle devrim adına üstlendiler. Yangının dumanı ile medyadan çıkan duman birleşince iklim değişir gibi oldu.
YOLUN ORTASINDAYIZ
Terörsüz Türkiye sürecinde önemli roller üstlenen Devlet Bahçeli, 8 Temmuz Salı günü partisinin grup toplantısında konuştu:
“Türkiye’miz tarihi bir sürecin tam ortasında huzur ve barış menziline doğru hızla mesafe alırken iç ve dış kaynaklı provokasyon ve dedikodu iklimini sıcak tutmak isteyenlerin varlığını elbette göz ardı etmiyoruz.”
“Tam ortasındayız” deyişinden sorular üretildi, karamsarlıklar filizlendirildi. Oysa Bahçeli temkinli konuşmuştu. Hangi iş olursa olsun, ne kadar ilerlersek ilerleyelim, bitmemişse yarım sayılmaz mı? Yarım olan iş için “ortasındayız” demez miyiz?
Kaldı ki; bu kadar ağır sorunu çözerken, bir bu kadar daha yol alsak dahi, yine “ortasındayız” diyeceğiz ve yanlış söylemiş olmayacağız.
Yasal düzenlemeler, sahadaki sorunların giderilmesi, sosyolojik ve psikolojik bütünleşme o kadar uzun sürecek ki; belki yıllar boyu “yolun ortasındayız” demeyi sürdüreceğiz.
ÖCALAN’IN KONUŞMASI
Ve Öcalan beklenenden bir gün önce (9 Temmuz Çarşamba) konuştu. Sözleri örgüte dönüktü. Uç veren bütün soruları cevapladı. Özetlemeye çalışayım.
- ‘27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın arkasındayım.
- O çağrıma 12. Fesih Kongresi’yle verdiğiniz pozitif yanıt, tarihsel önemdeydi.
- Bu hareketi “Kürdistan Devriminin Yolu” manifestosu ile başlatmıştım. “Demokratik Toplum Manifestosu” ile bitiriyorum.
- “Öcalan İmralı’da devletin rehinesidir” diyenlere cevaben: İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.
- Ana amaç gerçekleşmiştir. Varlık tanınmıştır. Ayrı devlet kurma amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaşı stratejisine son verilmiştir.
- TBMM’de kurulması düşünülen komisyonun çalışması önemlidir.
- Bu konuda samimiyeti görüyor ve güveniyorum.
- Yapılan; silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir.
- Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanımdır.
- Benim bireysel özgürlüğüm sorun değildi, şimdi de sorun değildir.
- Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.
11 TEMMUZ 2025 CUMA
Tarihe geçecek bir gün. Bu yazı dün yazıldı. Her şey yolunda gitmişse, PKK bugün silahlarını teslim etmeye başlayacak.
Bugünkü işlem, işin tabiatının gereği ve bir sürecin parçası olarak elbette sembolik. Fakat öncesine ve sonrasına baktığımızda, sembolik olmanın çok ötesinde anlamlar barındırıyor.
Sadece 1 Ekim 2024’den bu yana yaşananlara baktığımızda bile, çok dirençli olmayı ve kararlı davranmayı gerektiren yollardan geçtiğimiz ortaya çıkar. Risk almak, cesaretli adımlar atmak, birçok değişkeni birlikte yönetmek gerekiyordu. Hepsi yapıldı.
Dar boğazlardan geçtik, kritik eşikleri aştık ve geldik bugüne.
YANGINLARDAN ÇIKAN
Son on günde bile dalgalanmalar yaşandı. Çok sayıda orman yangını bir anda çıkınca, bunu ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine bağlayanlar oldu. Meteorologları, konunun uzmanlarını dinlemediler. Kundaklama teorilerine zaten yatkındılar. Bu yatkınlık, terörsüz Türkiye sürecine duydukları endişelerle buluştu. Sabotajdan başka izaha ikna olmadılar. Yangının ateşinin ‘Terörsüz Türkiye’ sürecini de yakacağına inandılar.
Diğer tarafta, bu hazır kanaati, propaganda fırsatı olarak değerlendirmek isteyenler vardı. Klavye başına oturup, doğal biçimde çıkan yangınları, havalı isimlerle devrim adına üstlendiler. Yangının dumanı ile medyadan çıkan duman birleşince iklim değişir gibi oldu.
YOLUN ORTASINDAYIZ
Terörsüz Türkiye sürecinde önemli roller üstlenen Devlet Bahçeli, 8 Temmuz Salı günü partisinin grup toplantısında konuştu:
“Türkiye’miz tarihi bir sürecin tam ortasında huzur ve barış menziline doğru hızla mesafe alırken iç ve dış kaynaklı provokasyon ve dedikodu iklimini sıcak tutmak isteyenlerin varlığını elbette göz ardı etmiyoruz.”
“Tam ortasındayız” deyişinden sorular üretildi, karamsarlıklar filizlendirildi. Oysa Bahçeli temkinli konuşmuştu. Hangi iş olursa olsun, ne kadar ilerlersek ilerleyelim, bitmemişse yarım sayılmaz mı? Yarım olan iş için “ortasındayız” demez miyiz?
Kaldı ki; bu kadar ağır sorunu çözerken, bir bu kadar daha yol alsak dahi, yine “ortasındayız” diyeceğiz ve yanlış söylemiş olmayacağız.
Yasal düzenlemeler, sahadaki sorunların giderilmesi, sosyolojik ve psikolojik bütünleşme o kadar uzun sürecek ki; belki yıllar boyu “yolun ortasındayız” demeyi sürdüreceğiz.
ÖCALAN’IN KONUŞMASI
Ve Öcalan beklenenden bir gün önce (9 Temmuz Çarşamba) konuştu. Sözleri örgüte dönüktü. Uç veren bütün soruları cevapladı. Özetlemeye çalışayım.
- ‘27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın arkasındayım.
- O çağrıma 12. Fesih Kongresi’yle verdiğiniz pozitif yanıt, tarihsel önemdeydi.
- Bu hareketi “Kürdistan Devriminin Yolu” manifestosu ile başlatmıştım. “Demokratik Toplum Manifestosu” ile bitiriyorum.
- “Öcalan İmralı’da devletin rehinesidir” diyenlere cevaben: İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.
- Ana amaç gerçekleşmiştir. Varlık tanınmıştır. Ayrı devlet kurma amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaşı stratejisine son verilmiştir.
- TBMM’de kurulması düşünülen komisyonun çalışması önemlidir.
- Bu konuda samimiyeti görüyor ve güveniyorum.
- Yapılan; silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir.
- Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanımdır.
- Benim bireysel özgürlüğüm sorun değildi, şimdi de sorun değildir.
- Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.
11 TEMMUZ 2025 CUMA
Tarihe geçecek bir gün. Bu yazı dün yazıldı. Her şey yolunda gitmişse, PKK bugün silahlarını teslim etmeye başlayacak.
Bugünkü işlem, işin tabiatının gereği ve bir sürecin parçası olarak elbette sembolik. Fakat öncesine ve sonrasına baktığımızda, sembolik olmanın çok ötesinde anlamlar barındırıyor.