İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) her yıl yaptığı araştırmalardan birisi olan İSO -Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu– 2024’ün sonuçları ülkemiz sanayisinin mevcut durumunu gözler önüne seren önemli ipuçlarını ortaya koymaktadır.
Araştırmanın sonuçlarına genel anlamda baktığımızda maalesef ki çok iyi bir görünüm alınamamaktadır.
Şöyle ki; üretimden yapılan satışlarda reel düşüş eğiliminin ciddi anlamda düştüğü bir sürecin 2024 yılında sanayi kuruluşları tarafından ortaya konulan bir performans olduğu araştırmanın en önemli sonuçları arasında yer almaktadır.
Öyle ki özellikle iç pazarda ücret ve gelir artışının enflasyonun altında kalması sebebiyle insanların daha çok temel ihtiyaçlarını giderme yönünde bir hareket alanının içerisinde kalmasından ötürü talepte ciddi anlamda düşüş yaşanmıştır.
Sadece 2024 yılında değil talepteki düşüş bu yılda hala devam etmektedir ki şirketlerin iç pazar paylarında oldukça önemli ölçüde azalışlar yaşanmaya devam etmektedir.
Ülke içerisinde şirketlerin satış performanslarını artırabilmek için insanların gelir seviyelerini artırıcı ekonomi politikalarının izlenmesi son derece önemlidir.
Gelir seviyelerini artırabilmenin yegâne yolu ise enflasyon düşüşünü hızlandırmaktan başkası değildir.
Satış performansının düşmesinde ki bir diğer önemli etken ise üretim maliyetlerinin son derece üst seviyelerde ki artışıdır.
Maliyetlerin artması ürün fiyatlarının artmasına artan ürün fiyatları ise ürünleri elde etmenin zorlaşmasına vesile olmaktadır.
Araştırmaya göre 2023 yılından 2024 yılına sanayi kuruluşu listesine 66 adet yeni kuruluş eklenmiştir.
Ayrıca araştırmanın bir diğer çarpıcı sonucu ise listedeki şirketlerin faaliyet karlarının gerilemesidir.
Şirketlerin faaliyet karlarının gerilemesi faaliyet performanslarının oldukça kötü olduğu sonucundan kaynaklanmaktadır.
Yani şirketler yapmış oldukları faaliyetlerinde düşük performans ortaya koyarak hedefledikleri karlılığı gerçekleştirememiş ve düşük karlılıkla da ayakta kalmakta zorlanmışlardır.
Hatta şirketlerin yaptıkları ihracat rakamları bile performanslarını yükseltmeye yetmemiştir.
Karların gerilemesi neticesinde şirketlerin faiz, amortisman ve vergi öncesi kar/zarar adını verdiğimiz kısacası FAVÖK olan kalemde de ciddi bir gerileme yaşanmıştır.
Gerileme o kadar yüksek boyutta olmuştur ki 2024 yılında FAVÖK yüzde 12.7 seviyelerinde gerçekleşmiştir.
Yüzde 12.7 seviyesi 2014 yılından 2023 yılına kadar geçen süreç olan son 10 yılın ortalamasının da altında kalmıştır.
Yani 2014 – 2023 arasında gerçekleşen FAVÖK ortalaması yüzde 13.8 seviyelerinde iken 2024 yılının FAVÖK sonucu yüzde 12.7 seviyesinde ortaya konulmuştur.
Şirket performansları değerlendirilirken değerlendirme yapan uzmanların en fazla değer verdiği veriler arasında yer alan FAVÖK göstergesinin son 10 yılın ortalamasından bu denli düşük olması açıkçası oldukça düşündürücü bir durum olarak değerlendirilmelidir.
Bu değerlendirmenin yerinde ve zamanında yapılarak 2025 verilerinde böyle bir sonuçla karşı karşıya kalmamak ülke ekonomimizin geleceği açısından önemli mi önemlidir.
Doğru tespit, doğru teşhisi; doğru teşhiste doğru tedaviyi getireceği için şapkamızı önümüze koyarak yaptığımız her türlü değerlendirme lehimize işleyecek bir sürecin başlangıcını oluşturacaktır.
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) her yıl yaptığı araştırmalardan birisi olan İSO -Türkiye’nin İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu– 2024’ün sonuçları ülkemiz sanayisinin mevcut durumunu gözler önüne seren önemli ipuçlarını ortaya koymaktadır.
Araştırmanın sonuçlarına genel anlamda baktığımızda maalesef ki çok iyi bir görünüm alınamamaktadır.
Şöyle ki; üretimden yapılan satışlarda reel düşüş eğiliminin ciddi anlamda düştüğü bir sürecin 2024 yılında sanayi kuruluşları tarafından ortaya konulan bir performans olduğu araştırmanın en önemli sonuçları arasında yer almaktadır.
Öyle ki özellikle iç pazarda ücret ve gelir artışının enflasyonun altında kalması sebebiyle insanların daha çok temel ihtiyaçlarını giderme yönünde bir hareket alanının içerisinde kalmasından ötürü talepte ciddi anlamda düşüş yaşanmıştır.
Sadece 2024 yılında değil talepteki düşüş bu yılda hala devam etmektedir ki şirketlerin iç pazar paylarında oldukça önemli ölçüde azalışlar yaşanmaya devam etmektedir.
Ülke içerisinde şirketlerin satış performanslarını artırabilmek için insanların gelir seviyelerini artırıcı ekonomi politikalarının izlenmesi son derece önemlidir.
Gelir seviyelerini artırabilmenin yegâne yolu ise enflasyon düşüşünü hızlandırmaktan başkası değildir.
Satış performansının düşmesinde ki bir diğer önemli etken ise üretim maliyetlerinin son derece üst seviyelerde ki artışıdır.
Maliyetlerin artması ürün fiyatlarının artmasına artan ürün fiyatları ise ürünleri elde etmenin zorlaşmasına vesile olmaktadır.
Araştırmaya göre 2023 yılından 2024 yılına sanayi kuruluşu listesine 66 adet yeni kuruluş eklenmiştir.
Ayrıca araştırmanın bir diğer çarpıcı sonucu ise listedeki şirketlerin faaliyet karlarının gerilemesidir.
Şirketlerin faaliyet karlarının gerilemesi faaliyet performanslarının oldukça kötü olduğu sonucundan kaynaklanmaktadır.
Yani şirketler yapmış oldukları faaliyetlerinde düşük performans ortaya koyarak hedefledikleri karlılığı gerçekleştirememiş ve düşük karlılıkla da ayakta kalmakta zorlanmışlardır.
Hatta şirketlerin yaptıkları ihracat rakamları bile performanslarını yükseltmeye yetmemiştir.
Karların gerilemesi neticesinde şirketlerin faiz, amortisman ve vergi öncesi kar/zarar adını verdiğimiz kısacası FAVÖK olan kalemde de ciddi bir gerileme yaşanmıştır.
Gerileme o kadar yüksek boyutta olmuştur ki 2024 yılında FAVÖK yüzde 12.7 seviyelerinde gerçekleşmiştir.
Yüzde 12.7 seviyesi 2014 yılından 2023 yılına kadar geçen süreç olan son 10 yılın ortalamasının da altında kalmıştır.
Yani 2014 – 2023 arasında gerçekleşen FAVÖK ortalaması yüzde 13.8 seviyelerinde iken 2024 yılının FAVÖK sonucu yüzde 12.7 seviyesinde ortaya konulmuştur.
Şirket performansları değerlendirilirken değerlendirme yapan uzmanların en fazla değer verdiği veriler arasında yer alan FAVÖK göstergesinin son 10 yılın ortalamasından bu denli düşük olması açıkçası oldukça düşündürücü bir durum olarak değerlendirilmelidir.
Bu değerlendirmenin yerinde ve zamanında yapılarak 2025 verilerinde böyle bir sonuçla karşı karşıya kalmamak ülke ekonomimizin geleceği açısından önemli mi önemlidir.
Doğru tespit, doğru teşhisi; doğru teşhiste doğru tedaviyi getireceği için şapkamızı önümüze koyarak yaptığımız her türlü değerlendirme lehimize işleyecek bir sürecin başlangıcını oluşturacaktır.